Vespa’nın Hikayesi

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İtalya’da ekonomi çökmüş, fabrikalar ve yollar ağır hasar almıştır. Bireysel taşımacılıkta sorun yaşanmaktadır. Enrico Piaggio, babasi Rinaldo’nun uçak aerodinamisi üzerine tasarım çalışmaları yapan fabrikasını devralır. Amacı bireysel taşımacılığa artan talebe çözüm, hanımların da kullanabileceği, elbiseleri kirletmeyen, tek kişi taşıyabilecek bir araç üretmektir.

Yaratıcı ve güler yüzlü kişiliği ile tanınan baş mühendis D’ascanio, bu projede Enrico’yu yalnız bırakmayacaktır. Baş başa verip pratik bir araç üzerinde çalışmaya başlarlar. Bu araç çocukken hepimizin kullandığı, önde ve arkada iki tekerleği olan, ayak hareketleriyle ivmelendirilen Scooter’dir. Aracın ön çatalını uçağın iniş takımlarından esinlenirler. Böylece tekerlek değişimi de kolay olacaktır. Arka sağ tarafa konan 3,5 HP’lik motor, aracın hafif sağa eğik seyretmesine neden olsa da ileride sol tarafa konacak stepne ile dengelenecektir. Muhtemelen çıkardığı sesinden dolayı adını yaban arısı anlamına gelen “Vespa” koyarlar. 1946 Nisan’ında 15 adet Vespa yollara çıkar. 1949’un sonlarında bu adet 35,000’e ulaşır. Onuncu yılın sonunda İtalya’da dolaşan Vespa sayısı bir milyondur. Enrico Piaggio ve dostu D’ascanio, yurt ekonomisine katkılarının haklı gururunu yaşamaktadırlar. Vespa 1950’den sonra Almanya, İngiltere, Fransa, Belçika ve İspanya’da üretime geçer. 1950’lerin sonlarında ise Hindistan ve Endonezya’da üretilir. Vespa dünyanın sevgilisi olmuştur. Kağıt mendilin adı nasıl “Selpak” ise scooterin adı da artık Vespa’dır.

1949 yılında Fransa’da kullanılmış bir reklam panosu

2000’li yıllarda dünyada yeni bir akım başladı. Ruhu olan, ekol olmuş otomobil ve motosikletler, yeni teknoloji ile yine eski dizaynlarına dönüştürülüyor. Otomobilde Volkswagen kaplumbağalar Yeni Beatle, T-1 kaptıkaçtı minibüsler Microbus, İngiliz Mini’ler Yeni Mini olarak özleyenlerine sunulurken motosiklette de Piaggio, Vespa’yı ET-4 Cento 50 adıyla en çok ünlendiği 60’ların dizaynı ile yeniden yaptı. O yılların opak renklerini kullanan Vespa, sele renklerini de orjinal kombinasyonda üretti. 150 cc, 4 zamanlı ve otomatik olan ET-4’lerin kullanımı klasik Vespa’dan daha kolay.

İki ayrı zerafet. Marilyn Monroe ve bir Vespa

Hazır yeri gelmiş iken Vespa yada scooter kullanıcılarına önemli bir uyarı yapmak istiyorum. Bu araçların tekerlek çapları küçüktür. Çukurları rahatlıkla atlayamazlar. Özellikle Türkiye yollarını düşünür isek çok dikkatli kullanmak gerekir. Bunun için öncelikle bir motosiklet değil scooter kullandığımızı unutmamalıyız. Otomobilleri mesafeli takip edip, tekerlek hizalarından seyretmek, çukurları fark etmemiz açısında çok faydalı olacaktır.

Vespa’nın bir başka özelliği de sevenlerini bir araya getirebilmesidir. Bugün dünyanın pek çok yerinde Vespa Fun Club mevcuttur. Bizde de Vespa Fun Club, 1999 yılında kurulmuştur. Halen 250 üyesi olan klüp sosyal yardımlaşmaya yönelik aktivitelkerle örnek olmuştur. En son Bolluca Köyü gezisinde kimsesiz çocuklara götürdükleri 26 adet bisiklet ve çeşitli hediyelerin yanı sıra değerli sanatçı Cem Özer’in özel olarak sunduğu stand-up gösterisi, klübün yaptığı son örnek aktivitedir.

Motosikletçi
Tolga Büyüköner
Eylül 2001 Motosiklet Dünyası