Türkiye’de İlk Grenaj Tamiri

Fansızca kaporta anlamına gelen “carenage” kelimesinin okunuşu “karenaj”, motosikletçiler arasında “grenaj” olarak söylenmektedir. Doğrusu Karenaj’dır. Biz kendi lisanımızla devam edelim.

Grenaj, motosikletlerin rüzgar akışını iyileştirmek için giydirilen aerodinamik parçalardır. Genellikle fiberglas veya benzeri maddelerden motosikletlerin rüzgar direncine maruz kalan yerlerine, yapılır.

İlk grenajlı motosikletin tarihi çok eski değildir. Kawasaki GPZ 900R çıktığı 1986 yılında, Tom Cruise ve Kelly McGillis’in başrollerini paylaştığı Top Gun filmiyle efsane olmuştur.

Kawasaki GPX750R rüzgar tüneli çalışmaları

Canlı olarak ilk kez 1987 yılında, rahmetli Çetin Gözcü’nün minibüs yolundaki Ninja motosiklet mağazasında görmüştüm.

Motosikletler grenaj olayından sonra, çok çabuk hızlandırıldı. 1990 yılında Kawasaki ZZR1100, 320 Km/h hıza ulaştı. O yıllar sıfır motosikletler özel ithalat ile geliyor fakat satış sonrası lazım olacak her parça, Avrupa’ya giden birinden isteniyordu. Kaç para isterse vereceksin, başka çaren yok. Hele düşüp grenajı kırarsan yandın. En iyi fiyatlarla o zaman dahi, örneğin Honda CBR600F motosikletin kafa grenajı 2500, yan grenajlar 1500 liraydı.

Honda NX650 Dominator, Motorium, Maltepe

1990 yılıydı, Erbil Meriçadalı Maltepe’li, eski motosiklet ve Amerikan otomobillerine binmiş tecrübeli bir sürücüydü. Motorium vasıtası ile tanııştık. “Burada motosiklet mi satacaksın?” diye sormuştu, “evet”dedim, “bakkal peynir satamıyor da” dedi. İlk motosiklet satışımı Honda 1989 Rebel 250 ile kendisine yaptım. Erbil, düğün fotoğrafçısıydı, yani işi akşam başlıyordu. Gündüzleri yanıma uğruyor, benim de motosikleti bilen biriyle konuşmak hoşuma gidiyordu. Derken, sıfır Honda NX125, NX250 ve NX650 Dominator’lar geldi. Erbil NX650’yi çok beğendi ve Rebel’i verip onu aldı.

Badem ve Erbil Meriçadalı

Keyifle biniyordu. Bir gün sünnet çocuğu gibi geldi. Bir aksilik vardı.
Nitekim, gece düğündeki işi bittikten sonra, motosikletiyle evine  dönerken, arkadan ışığı dahi olmayan bir araç çarpıp kaçıyor. Orta refüjden yüzükoyun teğet geçip yerde sürüklenirken, vuran Murat 124 otomobilin plakasını alıyor. Hemen plakadan aracı buldurduk. Tahmin ettiğimiz gibi araç tamircideydi. Farlarının yanmama sebebi, daha önce başka bir araca çarpmış, farları kırılmış, kaçarken, Erbil’e arkadan vurmuş. Resmi işlem başlatarak, karşı tarafın trafik sigortasından hasarı tahsil ettirdik, fakat parça diye bir şey yok ki.

Erbil’in rahmetli babası, Abdullah Meriçadalı, litaratüre girmiş
ressamlardandır. Erbil’de çok kabiliyetlidir. Birlikte kırılan parçaları,
aynı malzemeden bir araya getirerek parçayı tamir ettiler. Bir arkadaşının oto boya atölyesinde boyamak sureti ile, yeni parça gibi yaptılar. İlk grenaj tamiri, bir talihsizlik sonucu, bu şekilde başlamış oldu.

“Köy”, Abdullah Meriçadalı, 1983

Dedim ki, Türkiye’de bu işe çok ihtiyaç var. Cevabı son derece mantıklıydı. Amatörce olabilir fakat bunun için bir atölye kurulmaz. O da öyle yaptı. Ta ki 1999 depremine kadar, eşin dostun karenajlarını yenisi gibi yaptı. Yokluk yıllarında, motosikletleri grenajsız bırakmadı. Depremden sonra  İstanbul’dan ayrıldı.

20 yıl sonra, Erbil Meriçadalı’ya teşekkürlerimle.

Tolga Büyüköner
Motosikletçi
31.03.2019