Gidonun Gittiği Yere

2014 yılında, “50. Yıl Sanat İçin Sür” adlı gezimizi yaptığımız genç arkadaşlarımız Cem bey ve eşi Meral hanım ile, bu defa Gidonun Gittiği Yere adlı bir gezi yaptık. Her gezintinin bir özelliği olmalı. Bu sefer dedim ki, biz gezerken birçok arkadaşımız iş yerlerinde çalışıyor olacak. O halde sosyal medya imkanlarını kullanıp gittiğimiz yerlere onlarıda götürelim. İnstagram’dan anlık, motorium.com’dan günlük paylaşımlarla hep birlikte bir gezi yaptık.

Cem Yelten, Meral Yelten, Buket Büyüköner, Okan Ateşçi

Geziyi tekrar etmeyeceğim. Heyecanlarından, keyiflerinden ve üzüntülerinden bahis edeceğim. İnstagram’dan anlatamadıklarımı şimdi anlatacağım.

Motosikletin marşına basıp yola çıkmak bütün motosikletçilerin en büyük arzusudur. Yol aldıkça, motosiklet ile bütünleştikçe bu keyif doruğa çıkar. Bizde öyle yaptık ve kendimizi Eceabat’ta bulduk. Bizi orada karşılayan genç arkadaşım Okan Ateşçi, Harley Okan olarak bilinir. Doksanların başında tanıştığımda İstanbul Erenköy’de yaşarken Amerika’ya makine üzerine okumaya gitti ve üstüne Harley Akademisini bitirdi. Şu anda Eceabat, Seddülbahir köyünde mutlu bir hayatı var. Bizi hızlı bir programla şehitlik turu dahil çok güzel ağırladı. Ben Okan’ı Honda Rebel 250 ile tanımıştım. Yine bulursam alıp salona park edeceğim dedi. Benim sıfırdan beri bildiğim bir tane var dedim. Aradı ve aldı. Bizde Okan kadar sevindik.

Seddülbahir köyü Taş Cami köyün ilk camisi. Ezan yok ama isteyen namaz kılabilir.

Suzuki GSX R 750, 1991

Bilgi;
* http://www.suzukicycles.org/GSX-R-series/GSX-R750_b.shtml
* https://en.wikipedia.org/wiki/Suzuki_GSX-R750

Ertesi sabah Ayvalık’a indik. Akşam saat 18:00 feribotu ile Midili’ye geçtik. Limanın tam karşısında Blue Sea Hotel’e yerleştik. Odalarımız deniz gümrüğüne bakıyor. Bir gürültüler oldu, nedir diye balkona çıktığımızda 250 ile 300 civarında Suriyeli mültecilerin limana otobüslerle getirildiğini gördük. Moralimiz bozuldu. Hepimiz insanız ve hepimizin başına gelebilir.

Scala Scamnia

Ertesi sabah adanın turistik köyü olan Scamnia’ya geçtik. Sevgili Ayhan arkadaşımızın selamları ve Cem beyin Almancası sayesinde güzel bir yere yerleştik. O gece sakin geçti. Ertesi sabah denize girmek için yan koya yürürken, sahilde patlamış botlar ve atılmış can yelekleri gördük. Adaya çıkıp botları patlatıp irtica ediyorlar. 2015 yılında yaşanan insanlık ayıbına çok üzüldük.

Köyün cafelerinden birinde papağan turistik amaçlı ortada duruyor.
Niye uçmadığını sorduk; kanatlarını kesmişler.

Her güzelmiş gibi duran şeylerin altında bir dram var :-/

Scamnia’da iki gece kaldıktan sonra Thermi’ye geçip, gümrük ve feribota yakın olmak istedik. O gece hava müthiş patladı. Klr’nin üzerine brandasını geçirmiştim. Yelken misali bu hava Klr’yi devirmiştir, Gold Wing’de ağırlığından side standa koyduğumuz taşı batırıp yatırmıştır endişeleri ile sabahı ettim. Duş gibi yağan yağmur ve zifir karanlıkta gece hiçbir şey yapamadık. Günün ilk ışıklarında mayomu giyip, motosikletlere baktım, hepsi yerli yerinde duruyor.

KLR’deki küçük bir sorun sebebi ile tanışmış olduğum güleryüzlü Gabriel usta, aynı zamanda kros yarışçısı, duvardaki kupalar da kendisine ait. Olası sorunlarınız için kendisini tavsiye ederiz. İrtibat bilgileri aşağıdadır;

Yanımızda yağmurluklarımız yoktu. Yıllardır motosikletimin çantasında promosyon küçücük pakette iki adet yağmurluk bir gün lazım olur diye dururdu. Bak bu gün içinmiş deyip açtım, içinden ince şeffaf naylondan panço yağmurluk çıktı. Hiç yoktan iyidir deyip, Cem beylerede poşetten yağmurluk yapmak sureti ile duş altında yola çıktık. Ayvalık’a geçtiğimizde, yağmur yoktu. Tek kontak Yalova gideceğiz. Balıkesir’e yaklaşırken yağmur şiddetini artırınca tekrar naylonları üzerimize geçirdik. Size bu naylon olayını niçin anlattığımı birazdan anlayacaksınız.

Bursa civarında benim üzerimdeki naylonun bayağı yırtıldığını farkettim. Buket arkamdan ne kadar toplasada artık parçalandı. Yağmurda dindi ama 16:30 Yalova feribotuna yetişelim diye durmadım. Gemlik’e sağa dönerek çıkan yokuşun tepesinde sol şeritteyim, arkamda yakın seyreden bir otomobil var ve kamyon solluyoruz. Birden üzerimdeki naylon kaskın vizörüne yapıştı. Sol elimle almaya çalıştım olmadı, vizörü açmaya çalıştım olmadı. Naylon şeffaf olduğundan tahmini gidiyorum. Saniyeler içersinde yaşadığımı anlatamam. Buket bu arada boş durmuyordu, ona naylonu yırt diye bağırmak istiyorum, paniğin senkronu bozulmasın diye susuyorum. Buket iki eli ile naylonu ortadan yırttı ve gözüm açıldı. Canım karıma ikimizinde hayatını kurtardığı için müteşekkirim. Tecrübenin ve öğrenmenin sonu yok.

Gemlik girişinde ilk motosikletini verdiğim Birol’un, Çelik zeytin ve motosiklet mağazasında durup bir nefes aldık. Demek ki, motosiklet yağmurluğu dışında bir şey uydurmamak lazımmış. Bu da bize ders olsun.

En güzel gezi salimen dönülen gezidir.

Tolga Büyüköner
Motosikletçi
20.06.2015

%d blogcu bunu beğendi: