Aşağıdaki söyleşi “a2teker” mecmuası 49. sayıda yayınlanmıştır.

“Benden bahsetmenizden ziyade motosiklete ve kullanıcılara bakış açımı anlatmanız benim için çok değerli” diyecek kadar mütevazi, “kadınlar motosiklet kulllanmalı ki trafikte motosiklet kullanıcılarına o zaman saygı artar” diyerek kadın kullanıcılara destek veren, “motosikleti ünlenmek ve para kazanmak isteyen insanlarla birçok aktiviteler yapılıyor fakat tarihini bilen kişilerle hiçbir şey yapılmıyor” diyerek gerçek anlamda kullanıcılara dikkat çeken, 1964 yılından bu yana 1 milyon 200 bine yakın km yapmış, motosikletli yaşamı etkileyen her türlü gündemi takip eden, halen Türkiye’de sele üzerinde motosikletin gelişmesinde deneyimleri ile büyük katkıları olduğunu düşündüğümüz Tolga Ağabeyimiz ile sohbet edelim istedik. İnanın bu sohbetimiz ilgi ile okunacak.

S1- Tolga ağabey bize kısaca kendinden bahsedebilir misin ?
C1- 1954 Adapazarı doğumluyum. İstanbul, Maltepe’de yaşıyorum.
Motorium adlı mağazamda 1990 – 2015 yılları arası, motosiklet ve ekipmanları satışı üzerine çalışıp, emekli oldum.
30 yıldır, çeşitli motosiklet mecmualarında, motosiklet kültürü üzerine köşe yazıları yazdım. Yazılarıma, sevgili Ertuğrul Ortaç’ın (www.yoldayiz.biz) 2003 yılında inşa edip yönettiği http://www.motorium.com da, kendi bloğumda yazmaya devam ediyorum. Orası hikayesel bir ansiklopedi gibidir.
Motorium, sadece bir mağaza olmadı. Oraya gelenler, önce kuralları öğrendi. Kimse tecrübesinin üzerinde motosiklet alamadı. Ekipmansız ve devir işlemlerini tamamlamadan motosikletine binemedi. Adeta bir akademi oldu.
Yarışlara olan merakımdan, 1990 yılında, Team Motorium’u kurdum. Türkiye’de motosiklet sporunu başlatmak için çok çalıştım. Çok yarıştık. 1996 yılında Türkiye Drag Şampiyonu olduk. Motosiklet Federasyonu’nun kurulmasını başlatanlardanım.
Oldukça zengin bir fotoğraf arşivim var. İnstagramda #tolgabuyukoner_motorium hesabımdan 2014 yılından bu yana her gün fotoğraflarla, yaşadığım motosiklet hikayelerimi anlatıyorum.
Motosiklette 57 yıl, 1 milyonu aşkın kilometrenin üzerinde tecrübem olmasına rağmen, eğitim almaya ve öğrenmeye devam ediyorum.
Daha iyi sürebilmek için, Sürüş Modum Açık.
Halen Bmw 2016 R nineT Brushed Edition ve Vespa 2001 55. yıl ET4 kullanıyorum.
Her fırsatta, motosikletçi eşimle motosiklet sürmeyi, özellikle uzun gitmeyi seviyoruz.

S2- Tolga ağabey motosiklet tutkun nasıl başladı ?
C2- 1964 yılında, 10 yaşında, aşkı tanımadan motosikleti tanıdım. Aşık olmuşum. İlkokulda Mobylette, Ortaokul’da vitesli Garelli ve Jawa motosiklet kiralardım. 1965 yılında ağabeyim Kara Harp Okulu’nu bitirip, subay çıkınca, annem, babam ona, 2.5 Jawa aldılar. İlk tayin yeri, Lüleburgaz’a Jawa’sıyla gitti. Hafta sonları, askeri kıyafetinin içerisine, rüzgar geçirmesin diye, gazete kağıdı koyarak İstanbul’a gelirdi. Ağabeyim istirahate çekilince, usulca Jawa’sını kaçırırdım. Bu böyle devam edince 1967 yılında, ilk Jawa CZ 1,25 motosikletimi, annem ısrarlarıma dayanamayıp, motosikletçi babamdan gizli aldı. Çünkü yaşım tutmuyordu. Sabahları babam işe giderken, ben öğlenci olduğum için, uyuyor gibi yapar, kapıdan çıkınca fırlayıp, heyecan ile motosikletime koşardım.
Bu sabah da aynı heyecan ile motosikletimin örtüsünü kaldırdım.

S3- Ağabey bizler senin yaşantında, motosikletin ne denli yeri olduğunu biliyoruz. Bilmeyenler için, geçmişten günümüze neler gördün, neler yaşadın ?
C3- Motosiklet ile bir ömür geçti. Bir paragrafa sığmaz. Yaşadıklarımı ve bilgi birikimimi, tüm açıklığıyla yazılarımda anlattım. Kitap yazmam için çok malzemem var fakat kitap okuyan bir millet olmadığımız için, instagramda ve bloğumda yazmayı tercih ettim. Sevgili a2teker okurları, oralarda motosiklet ile yaşanmış hikayelerimi bulabilirler.
Yine de bir kaç önemli konuya değineyim.
Motosikletçi olmak için önce, ruhuna sahip olmak gerekir. Çünkü İki teker ruhu taşır. Motosiklet sürücüsü mutlu insandır. Bunu en güzel, sponsorum @riderdenim, yaptırdığı anahtarlığın üzerine yazdığı iki kelime ile anlatmış “Gülümsüyorsan Sür”.
Yıllarca kimse motosikleti bilmediği ve binmediği için tek sürdüm. Biraz çoğalınca grup gezileri başladı.1990 senesinde bir güney sürüşünde, sıfır açtığım motosiklet, satıcının yanlış yağ koyması sonucu, İzmir girişinde kırılınca, beni kaldırımın kenarında bırakıp gittiler. Bir daha hiç bir grupla yola çıkmadım. Başka bir şey anlatmama gerek var mı ?
S4- Günümüz motosiklet piyasasını değerlendirebilir misin ?
C4- 1990 – 2015 Yılları arasında, ben Motorium’da çalışırken, Türkiye çok krizler yaşadı. Krizlerde, motosiklet ilk vazgeçilendir. Bütün bu krizler, Türkiye ekonomisi ile ilişkiliydi. Bir şekilde toparladı. Bu sefer durum farklı. Yerküre pandemi yaşıyor. Global bir kriz yaşanıyor. Üretimler sıkıntılı, ithalat sıkıntılı, 2021 yılında motosiklet çok az gelecek, bulmak zor olacak. Olsa bile, yeni kurlarla yapılacak ithalat, maliyetli olacak. Zaten fiyatlar, gerçeğin çok üstüne çıktı. İyice uçacak. Burada devlet yüzde on ek vergiyi geri çekerek ilk güzel adımı attı. Pandemi sürecinde en ideal ulaşım aracı, kar yağmadığı sürece, motosiklet kullanmak. Krizleri fırsata çevirmek mümkün. Devlet motosikletin üzerindeki vergileri biraz daha yumuşatarak önünü açarsa, ülkemiz iki teker cenneti olur.
S5- Peki geçmiş motosiklet kullanıcıları ile günümüz, motosiklet sürücülerini kıyaslarsak neler değişti ?
C5- Geçmişte, Türkiye’de eğitim sistemi yoktu. Ben alaylı yetiştim. Motorium’u açtığımda motosiklete heves eden insanları hem korumak, hem de vazgeçmesini önlemek için, Suadiye Oteli’nin önündeki meydanda, motosikletin yanında koşarak motosiklet kullanmasını öğretmeye çalıştığım dahi olmuştur. Eğitim sistemleri kurulunca rahatladım. Artık heves edenleri direk eğitime gönderiyor, hocamız @muratDenizhan , “Tolga ağabey, arkadaşımıza motosikletini gönül rahatlığıyla teslim edebilirsin, evine gidebilir” telefonu geldiğinde teslim ediyordum.
Benim jenerasyonum eğitime yanaşmadı. Bir tarzım var, bozamam dediler. İçlerinden ben sıyrıldım, 48. yılımda, eşimle birlikte eğitime gittik. Ne mi oldu ? Gitarı nasıl tutacağımızı ve nota ile çalmayı öğrendik. Artık bin kilometre yol alsak bile, teknik kullandığımız için yorulmuyor, gittiğimiz yerde çadırımızı kurup, üstüne dans ediyoruz.
Motosiklet ile okula gittiğim için, bir tek zayıf notum olmadan, İstanbul’un bütün okullarını dolaşmış, öğretmenlerle hiç anlaşamamış, bir ögretmen çocuğu olarak, motosiklet eğitimini çok seviyorum. Çünkü ders motosiklet. Her yaz başı, adaptasyon ve teori eğitimlerine katılmaya çalışıyorum. Benim her yola çıkışım, eğitimin devamıdır. Kendime, on üzerinden not veririm. Sinyali açık unutmak, sinyal vermemek kadar büyük hatadır. İkisi de, trafiğe yanlış bilgi verir. Zaten on hatayı geçiyorsan, kullanma.

Burada eğitim sistemi ile ilgili söylemek istediklerim var. Bir şeyi bilmek başka, öğretmek başkadır. Öğretebilmek için egolarını törpülemek gerekir. Öğrencisi ile yarışan eğitmen olmaz. Genç eğitmen arkadaşlarıma tavsiyemdir.
Evet, eskiler kulaktan dolma bilgiler ve yakınlarından öğrendikleriyle motosiklet sürüyorlardı. Eğitim sistemi iyi oldu. Fakat eğitimli insanların grup sürüşleri de, oldukça riskli. Toplum olarak, ben, benci bir milletiz. Halbuki başarılı insanların çoğu, alçak gönüllü insanlardır.
S6- Ağabey kadın kullanıcıları için ne düşünüyorsun ?
C6- Motosiklet ve kadın. Birbirine çok benziyor. Biri tanrının şahane bir eseri, diğeri kulun müthiş zevkli bir icadı. İkisi de Hassas ve kırılgan. Hata asla affetmiyor. YouTube da, “Motosiklet Tutkunları Belgeseli” ne beni çekerlerken, “Ben motosiklete hanımlara davrandığım gibi davranırım” demiştim.

1967 Yılında “Motosikletli Kız” filmini seyrettiğimde, kendime bir söz verdim. Ben motosiklet kullanan bir kızla evleneceğim. Tam 30 yıl bekledim. 43 yaşımda,1997 yılında, sevgili eşim Buket ile evlendim. Tanıştığımızda, amatör Cessna ile uçuyor, paraşütle atlıyor, müthiş otomobil kullanıyordu. Flört ederken, motosikletimin arkasında benim sürüşümü izlemiş. Ona bir 125 cc motosiklet verdim, bindi gitti, gidiş o gidiş. Sonra hep birlikte sürdük.
Buket, Türkiye’nin öncü kadın sürücülerindendir. Çok komik şeyler yaşadık. O yıllarda kadın motosikletçi yoktu. Bir güney sürüşünde jandarma çevirdi. Buket’i görünce “wellcome, wellcome, pasaport” dedi. Buket “biz Türk’üz” deyince, “okey, okey, bye bye” deyip göndermişti.
Düşünüyordum ki, kadın sürücüler çoğalırsa, trafikte motosiklet daha saygın olur. Fakat olmadı. Çünkü o ruha sahip çok az kadın sürücü var. Genelde dikkat çekmek ve ünlü olmak için, Motosiklet’ i kullanıyorlar.

S7- Emeklilik hayatın nasıl geçiyor ağabey, neler yapıyorsun ?
C7- Her insanın hayatta bir çıkış noktası vardır. Benimki motosiklet oldu. Tanıştığım günden beri hep üzerine koymaya çalıştım. Bir sürü bilgi birikti. 2014 Aralık ayında, Buket “niçin gidiyorsun dükkana, bırak artık” deyince, 24 yıllık Motorium’ u üç günde dört boş duvar bıraktım.
İlk işim, telefonun alarmını kapatmak oldu. Fakat biyolojik saatimin değişmesi zaman aldı. O günlerde, ilk defa instagram hesabı açtım. Arşivimdeki fotoğrafları anlatmaya başladım. Böylece, her sabah, merakla beklenen, yaşanmış hikayeler yazmaya başladım. Öyle ki, sanki sabahları kalkıp, Motorium’u açar gibi post göndermeyi iş edindim. Tamamen kendime ait bir arşiv. İçerik motosiklet olduğu için, çok güzel oyalandım.
Onun dışında, motosikletimi temizlemek, çıkıp bir tur atmak, köpekcanımız Suffix ile ilgilenmek ve her daim eşim ile keyif yaptığımızda, vakit zaten geçiyor. Çok mutluyum.

S8- Ağabey senin hiç bir motosikletinde koruma aksesuarı pek görmeyiz. Bunun belli bir sebebi varmı ?
C8- Güzel soru. Ben 300 kilometre sürat yapan spor motosikletime koruma aparatı takmıyorsam, sakin kullandığım bir enduro motosiklete niçin takayım. Ayrıca koruma aparatları, motor bloğuna veya şasiye monte ediliyor. Motosiklet sürüklenirken, yolun bozuk zeminine takılsa, bloğu kırar veya şasiyi eğer. Zaten korumada amaç, motoru korumaktır. Düştün, sana bir şey olmasın. Kaldır, çalışsın, devam et, mantığı.

Aksesuar, kişinin ihtiyacına göre takılan ilavelerdir. Mesela biz arkaya bir soft rulo çanta sabitledikmi, çadır dahil, gideriz. Motosikletçinin bir şort, bir tişört dışında zaten bütün ekipmanı üstünde. Tişörtün mü yırtıldı. Ver 20 lira, al yenisini.
Motosikleti gereksiz ağırlaştırmayı sevmiyorum. Sert çanta kullanmıyorum, çünkü, bir düşme anında, motosikletten ayrılmak lazım. Çantaya takılırız fobim var. Son yıllarda benim tarzım, dünyada da trend oldu. Yan çantalar dahi, artık yumuşak malzemeden üretiliyor. Onun da mantığı, düşme anında çanta kırıldımı, eşyan ile ortada kalırsın. Tekstil çantanın tozunu silkele, devam et.

S9- Her bir fotoğrafın ve motosikletin ayrı bir yaşanmışlık barındırmakta. Günümüzde bunu göremiyoruz. Bir de senin düşüncelerini alabilir miyiz ?
C9- Teşekkür ederim. Zaman tünelinden olabilir. Hangi yıl, hangi motosikleti kullanıyorsam, o yılların modası kıyafet veya trend olan saç bıyık kombinleri, bugünden çok farklı tabii. Gençliği de göz ardı etmemek lazım. Değişmeyen tek şey, Blue Jean giysilerim. O yıllar değil korumalı pantolon, korumalı ceket, hatta kask dahi yoktu. Suzuki İntruder’in üzerinde taktığım kask, 1988 yılında Türkiye’de ilk kullanılan Nolan N16 CHP kasktır. Ben motosiklete en çok yakışan Blue Jean giyerdim fakat, hep korkardım. Hiç koruma yoktu. Bu gün en sevdiğim korumalı jean giysileri, Rider Denim tam istediğim gibi üretti. Günlük kullanımda, bir fermuar ile diz korumalarını çıkarıp, normal pantolon rahatlığında günlük kullanabiliyorum. Çok konforlu.
Bir de, kullandığım motosiklete göre, kıyafet ve kasklar seçmeyi severim. Mesela, 2004 yılında, Arai kask, 20. yıl anısına, CEO su Mr. Chikara adına, dünyada sadece 216 adet üretilen, 16 no lu kaskımı, koleksiyon olarak muhafaza ediyordum. 16 yıl sonra nihayet, yeni aldığım vintage motosikletim, Bmw R nineT nin üzerine çok yakıştı. Bir de hep, eski motosikletçinin bir deri ceketi olmalı derim. Hele biraz da yaşanmışlık varsa çok güzel durur.

S10- Günümüz kullanıcılarına iletmek istediğin ve bizler için çok önemli olacağını düşündüğün, söylemek istediklerin var mı ?
C10- Hayat çok güzel. Motosiklet ile uzun yıllar keyif yapmak istiyorsak, eğitimine ve korumalı ekipmana çok önem vermeliyiz. Bir kere lazım olduğunu unutmayalım. Biraz da korku iyidir. Tedbir bizden, takdir Allah’tan, “Ustayım Diyen Yanılır”.
Bir kez daha şunu anlıyoruz ki yaşanmışlıklar ve tecrübeler biz motosikletçiler için satın alınamayacak kadar çok değerli. Tolga Ağabeyimize bu değerli sohbeti için çok teşekkür ederiz.
SAKALLI MOTORCULAR
instagram:
@sekothesakal
@secothesakal
Şubat/2021