Galip Kayıhan Anısına

1971 yılında tanıdığımda elinde gitarı vardı.

Hayatı boyunca elinden gitarını, yanından dostlarını hiç ayırmadı. Onun söylediği tabirle, hayat böyle bir şey işte. Seni hiç unutmayacağım sevgili kardeşim.

Fındıkzade’de oturuyoruz. Birlikte gitar çaldığım arkadaşım Özden, bak seni çok iyi gitar çalan biriyle tanıştıracağım dedi. Elinde gitar çantası vardı. Galip ile tanıştım. Memnun oldum derken, takıldığını fark ettim. Ben de 3,5 numara miyoptum ve Beatles grubundan John Lennon’un yuvarlak gözlüklerinden kullanıyordum. Daha ilkokulda dört göz demelerine aldırmıyor gözükür, çok içerlerdim. Bildiğim için, onu her zaman sonuna kadar dinledim. Benim bu saygıma çok değer verdiğini her zaman hissettirmiştir.

Türkiye’de ünlenen müzisyenlerin keşfedildiği yıllar. 70’ler İstanbul Spor Sergi Sarayı. Milliyet Gazetesi‘nin düzenlediği liseler arası müzik yarışmaları, Galip Kayıhan’ın ilk sahnesi olmuştur. Gün gibi hatırlıyorum, Nilüfer’in de o gün ilk sahnesiydi.

Galip anlatıyor: “Spor Sergi Sarayı’ndaki yarışmada, annem ön sıralarda oturuyor. O yıllar biraz kiloluyum fakat topuklu çizmeler, İspanyol paça pantolonlar filan yıkılıyor. Gitar biraz göbek üstü dursa da, müthiş bir solo atınca gençler aralarında, çocuğa bak çocuğa, nasıl gitar çalıyor diye beni göstermişler. Annem gençlere dönüp, o çocuk var ya o çocuk, o benim oğlum”. Keyifle anlattığı anılarından biridir.

Bir tesadüf tanıştığı Edip Akbayram ile Dostlar grubunu kurarlar. Bas gitar Vecdi Ören, davul Koral Sarıtaş, bağlama, yaylı tambur ve cura Cudi Koyuncu, solo gitar Galip Kayıhan. Edip Akbayram ve Dostlar, kırk günlük bir Anadolu turnesi ile bütün Türkiye’yi dolaşırlar. İstanbul’a döndüklerinde, ayaklarının tozuyla, Hollanda, Belçika ve Almanya turnesine çıkarak, Avrupa’da da tanınırlar.

Galip anlatıyor:” Grubumuz yeni, eldekilerle sahnede şık olmaya çalışıyoruz. Koral her sahneye hazırlanırken, ya çocuklar bu akşam ben mor tişörtümü mü giysem, yoksa mor tişörtümü mü?” der, eğlenirlermiş.

Galip Kayıhan’ın Hollanda’dan getirdiği yeni synthesizerlar ile Galip, Dostlar grubuna Aşık Mahzuni’den Affetmem Seni ve Darağacı eserlerinin kayıtlarını yapmış. 45 lik olarak yayınlanması düşünülürken 1976 yılında Mehmet Emmi adlı eser Darağacı’nın önüne geçince, Darağacı’nı “Nedir? Ne Değildir?” adlı uzun çalara alacaklar, 45’liğin bir yüzüne Mehmet Emmi girecektir.

Derken, Raks şirketinden gelen teklif üzerine, Koral Sarıtaş gruptan ayrılır. Arkasından Vecdi Ören de ayrılınca, bas gitar Özkan Uğur, davul Nadir Uygun ve org Murat Ses Dostlar grubunu yeniden toparlarlar. Fakat sihir bozulmuştur. Beatles, nasıl Londra’da bir apartmanın çatısında verdiği son konserden sonra dağıldıysa, Dostlar da 1977 yılında, Spor Sergi Sarayı’nda son bir konser vererek dağılır. Grup üyelerinden Cudi Koyuncu, Mithat Danışan ile birlikte Erenler grubunu kurarken, Galip Kayıhan da Koral Sarıtaş’ın kurduğu Marşandiz grubuna katılır.

The Beatles grubu, son konseri
(30 Ocak 1969, Londra)

Müzik kariyerini, Cem Karaca, Dervişan grubuyla sürdüren Galip Kayıhan, 90’ların başında müzik hayatına prodüktör, besteci ve yapımcı olarak dönmüştür. Bir çok ünlü sanatçımızın arkasındaki cevherdir. Ebru Gündeş, Tuğrul Arsever ve Destan’a eserler vermiş, Barış Manço, Burcu Güneş, Ciguli, Destan, Melih Kibar, Edip Akbayram’ın prodüktörlüğünü yapmıştır. Hürriyet grubu Altın Mikrofon yarışmalarında; Ziynet Sali, Mansur Ark, Ekrem Ataer gibi pek çok yorumcunun albümünü hayata geçirmiştir.

Edip ağabey ile çıktıkları bir konserde gitarda yine müthiş bir solo atıyor. Seyirci başlıyor “Galip Galip Galip” diye tezahürata, Galip, Edip ağabeyin yanına gelip elini kalbine koyarak seyirciye teşekkür ediyor fakat tezahürat hala devam ediyor. “Garip, Garip, Garip” diye. Bu da en çok güldüğü anılarından biriydi.

Volkswagen 1303 S GSR, 1973

1974 yazıydı; Galip’te 1970 turuncu 1300, bende 1972 mavi 1302L Volkswagen’lerimiz vardı. Kumburgaz Hamit çay bahçesinde yine kızlı erkekli arkadaş grubu toplanmıştık. Bizi tutuşturdular. Hamit’ten başlayıp, köy kavşağından dönüp Hamit’te bitecek bir yarış yapmıştık. On metre gibi bir farkla önde girmiştim. Sonra Galip VW’nin en hızlısı 1973 VW 1303 S GSR almıştı.

Volkswagen 1302 L, 1972

1976 yazıydı; Galip müzikte olduğu gibi otomobilde de üretken ve çok zevkliydi. 1973 model 1303S Volswagen’ini, o yıllar Formula-1 şampiyonu Jackie Stewart’ın kullandığı Lotus gibi, John Player Special renk ve grafiklerinde, siyah ve altın rengine boyatmış, çok güzel olmuştu. İstanbul’daydım, Kumburgaz’a döndüğümde Galip Haramidere’de kaza yaptı dediler. Hemen onlara gittim. Babası hakim, annesi öğretmendi. Çok sevecen insanlardı. Telaşımı görünce, “Galip iyi, telaşlanma” dediler. Odasına girdiğimde “nasıl oldu” dedim. “Hiçbir şey hatırlamıyorum” dedi. “Boş ver sana bir şey olmadı ya ben gider bakarım arabana” dedim. Bir müddet sonra, bir paket John Player Special sigara alıp kapı girişine koydum. “Önemli bir şeyi yok arabanın, kapıya getirdim bak istersen” dedim. Tanıyanlar Galip’in muzur bakışını bilir. Hadi canım derken JPS sigara paketini görünce başladı “sen var ya sen” demeye.

1977 yazıydı; Galip Selimpaşa Bizimköy’de 15 günlük lojmanlarda kalıyordu. Halbuki kendi yazlıkları da vardı, niye oradaydı bilmiyorum. Geç vakte kadar eğlendik. “Gitme sabah nasılsa geleceksin burada kal” dedi. “Peki” dedim. Marşandiz grubuna yeni transfer olmuştu. Gece çuf çuf sesleri ile uyandım. Uyku tutmamış, ilham gelmiş, bir şeyler üretiyordu. Böyledir sanatçılar.

Honda Elite 50 (Lila)

1990 yılında Motorium’u açınca, bir gün dükkana geldi. Chopper motosikletleri, özellikle Harley Davidson’u çok seviyordu. Fakat uzun yol yapacağını düşünmediğim için, onu küçük sevimli 50 cc Honda Elite skutere ikna ettim. Uzun yıllar sevgili oğlu Arda ile bindiler.

1994 yılıydı; cep telefonumu yeni almışım, henüz yaygın olmadığı için, ben sabit telefonları arıyorum. Tabi onlar da beni Maltepe’den arıyorum sanıyorlardı. Yeşilköy civarındaydım. Akşamüstü saatiydi, Galip’i çevirdim. Hal hatır sonrası, “şimdi orda olsam ne güzel sohbet ederdik” dedim. “Ne iyi olurdu” dedi. “Aç o zaman kapıyı” dedim. Klasik lafıdır; “Vallaha mı?”. Çok eğlendik. O gece bana nefis bir gitar ziyafeti çekti.

Serhan Şeşen

2006 yazıydı; Galip’i bahçeye davet ettim. Oğlumuz Serhan Şeşen de müzik dünyasının genç yıldızıydı. O gece analog davul ve gitarları Serhan bahçeye kurdu. Yemekte iki müthiş gitarist ufaktan başladılar. Çaldıkça çoştular, derken Serhan davula geçti ve kapıya polis geldi. Polis arkadaşların sanata olan saygısına hayran kalmıştım. “Efendim, etraftan şikayet oldu, volümü biraz düşürün, biz bir müddet arabadan dinleyelim” çok güzel yaşanmış bir gecedir. Şimdi Serhan da yok, Galip de…

2017 Nisan ayında Motorium’u kapatıp, instagram hesabı açınca, Galip paylaştığım motosikletleri beğeniyor, etrafında motosiklete meraklı olanlara da gösteriyormuş. Bir gün Yeşilköy Elios Taverna’nın sahipleri, motosiklet kullanan, Sarven Serapian ile otururlarken benden bahsediyor. Sarven sağolsun, eşimi, beni ve Galip’i, Elios’a davet etti. Aradan aylar geçince Galip’i aradım. Sarven’e çok ayıp oluyor, bugün Ramazan ayının son günü, ara istersen gidelim dedim. İyi ki gitmişiz. Sarven’in muhteşem ikramları ve Galip’in muzurluklarıyla nefis bir akşam geçirdik.

Galip Kayıhan, Sarven Serapian, Buket ve Tolga Büyüköner
(16 Nisan 2017)

2017 yılı bir gün Edip ağabey ile Galip’in çok beğendiğim bir fotoğrafını paylaştım. Altına da dedim ki, “sevgili Galip, seninle bir ömür geçti, çok sevdiğim Edip ağabey ile de senin ömrün geçti, bir tanışmak kısmet olmadı. Edip ağabey ile bir kahve içmeden ölürsem gözüm açık gider”. Çok geçmedi baktım Galip arıyor. “Tolga’cım bak sana birini veriyorum bakalım tanıyabilecekmisin” dedi. Bas bir ses “Tolga’cım ben Edip. Seni Galip’ten çok dinledim, Galip’le haberleşin bir gün mutlaka Moda’ya bekliyorum” dedi. “Edip ağabey heyecandan ne diyeceğimi bilemiyorum çok mutlu olurum” dedim. Edip ağabey ile, altın kalpli arkadaşımı son yolculuğuna uğurlarken, Yeşilyurt Camii’nde tanışmak kısmetmiş.

2018 yılı Şubat ayı, Yeşilköy motosiklet fuarına iki çocukluk arkadaşımla birlikte gittik. Galip Yeşilköy’lü, Salih Karadağ eski Yeşilyurt’lu. Aslında kırk yıldır birbirlerini gıyaben tanıyorlar, fakat tanışmamışlar. O gün arkadaş oldular. Fuarı gezerken, Galip’in arkadaşı Levent Bakan ile de tanıştım. Levent’de bana Galip’ten yadigar kaldı. Salih o gün bizi kendi mekanı Aqua Park Walk Inn’e davet etti. Birlikte çok eğlendik. Son fotoğrafımızı Salih, Galip ve ben o masada çektik.

Tolga Büyüköner, Salih Karadağ, Galip Kayıhan
(Şubat 2018)

Galip’in de son instagram paylaşımı, 23 Nisan 2018 günü, albümünün kapağını koyarak, Galip Kayıhan Galip’çe “Ölürüm Sensiz” yakında diye paylaşmıştı. Albümü bitirmiş, masasına koymuş ve aramızdan ayrılmıştı. Oğlu Arda Kayıhan, babasının vefatından sonra, kendi çabaları ve baba dostu müzisyen ağabeylerinin de desteğiyle, Galip Kayıhan Galip’çe “Ölürüm Sensiz” albümünü çıkartarak, sevenleriyle buluşturdu.

Altın kalpli arkadaşım, büyük müzik ustası, veda gibi bu albümünle, sonsuza dek şarkılarında, anılarımızda yaşayacaksın. Seni hiç unutmayacağım, unutulmayacaksın. Eserlerinde yaşayacaksın.

Can arkadaşım, Galip Kayıhan’ın aramızdan ayrılışının (01 Mayıs 2018) birinci yılı anısına.

Kıymetli okurlarım, yazımda Galip Kayıhan’ın profesyonel müzik kariyerinin kronolojisi konusunda, D&R Kültür ve Sanat Dünyası’ndan yararlandım. Kendisinin son albümü “Galip’çe Ölürüm Sensiz” CD’ sini D&R da bulabilirsiniz.

Tolga Büyüköner
Motosikletçi
23.Nisan. 2019