Hayat Güzeldir

Life is beatiful.

La vita é bella.

Yedi akademi ödüllü unutamadığım bir film. 1930′ larda İtalya’da yaşayan Guido adında kitap satan neşeli genç bir yahudi, güzel bir kadına aşık olur ve sempatik tavırlarıyla o güzel kadını da kendine aşık eder, evlenirler. Bir oğulları dünyaya gelir. Bir kaç yıl sonra Alman’lar, İtalya’yı işgal ederler. Guido, oğlunu Nazi toplama kamplarından uzak tutmak için yaşananları oğluna bir oyun gibi gösterir. Oyunun ödülü ise bir tanktır.

La vita è bella filminden bir sahne

Bu film tamda benim evlendiğim 1997 yılına rastlar. Ben de Buket’e aşık olup evlenmiş, filmi birlikte izlemiştik. Filmde Guido oğlunu sepete, karısını ön kadroya yan oturtarak ailece bisiklet ile çok eğlenceli sahneler sergilediği için Buket ile hemen her gün bisiklet ile çıktığımızda bu film aklıma geliyor. Bisikletlerimizle kıyı şeridindeki bisiklet yolundan denizin kokusunu içimize çekerek sessiz ve sakin ilerlerken filmin ismi beni motive ediyor. Hayat güzeldir.

Çocukluğumuzun ilk arzusu bir bisiklete sahip olmaktır. Ben de sahip oldum ve çok sevdim. lkokula başladığımda yürüme mesafesindeki okula üç tekerlekli bisikletimle gideceğim diye tutturmuştum. Biraz büyüyünce bisiklet yarışçısı olmak istedim. Rahmetli milli bisikletçimiz şampiyon Rıfat Çalışkan’ı radyodan, gazeteden izler onun gibi olmak isterdim. O yıllarda satılan bir yarış bisikleti yoktu. Sirkeci’de Yale marka bisiklet yapan bir yer vardı. Oradan en ince jantlısından bir bisiklet alıp çamurlukları ve arka bagajı sökerek bir kurs gidon temin etmeye çalıştım, bulamadım. Vites de olmadığı için zaten bir yere varamazdım. Mecburen tekrar geri toplayıp Samatya sahilinin keyfini çıkarttım.

Milli bisikletçimiz Rıfat Çalışkan

Sonra motosiklet hayatıma girince bisiklet ikinci planda kaldı. Hayat bu. Yıllar sonra İstanbul Bisiklet ve İhtisas Klubüne destek verecek, Türkiye’de motosiklet yarışlarını başlatmak için başkan rahmetli İhsan Korkut ve rahmetli çocukluğumun idolü Rıfat Çalışkan ile aynı kulüpte çalışacaktık.

Bisiklet, emekliliğimizde en yoğun eğlencemiz oldu. Bunu bu gün Buket’e söylediğimde benim çocukluğumdan beri bitmeyen aşkımdır dedi. Ne müthiş bir icat. Her yaşa hitap ediyor. Buket ile hava yağmadığı müddetçe ve Cumartesi, Pazar hariç, her gün bisikletle 30 ile 70 km arası yol yapıyoruz. Yağmura yakalandığımızda da keyfi bir başka oluyor. Bisiklet yoluna gelince, orada Türk kültürü var. Hafta sonu mangal dumanından zehirlenebilirsiniz. Yürüyüş yapanlar bisiklet yolunu tercih ediyor. Otomobiller, bisiklet bağlantı giriş ve çıkışlarına park ediyor. Karayolunun en sağ düz çizgisi ile kaldırım arası bisiklete ait ama ne mümkün.

Bütün bunlara rağmen bisiklete binmek çok güzel. Aldığımız bu haz yaşam sevinci veriyor.

Hepinize “Hayat Güzeldir” filmini izlemenizi ve bisiklete binmenizi tavsiye ederim.

Tolga Büyüköner
Motosikletçi
13.10.2016